Şiir alemine gecit...  SEZAİ KARAKOÇ

Şiirlerinin listesini görmek için tıklayın.
33/33
Şiirlerinin devamı için tıklayın.

Ve Mona Roza

Veda

Yağmur Duası

Yoktur Gölgesi Türkiyemde

Alınyazısı Saati (İstanbul)

Anneler ve Çocuklar

Balkon

Batış

Ben Kandan Elbise Giydim Hiç Değiştirsinler İstemezdim

Şiirlerinin devamı için tıklayın.
Benzer konulu şiirleri görmek için tıklayın.

Canım İstanbul

İstanbul'u dinliyorum

Bir Destan Şehir!

İstanbul

İstanbul

İstanbul destanı









Bu sayfanın
renk düzeneğini
isteğinize göre
değiştirmek için
TIKLAYIN


Alınyazısı Saati (İstanbul) Yeryüzüne ayı indir o bir şehir olsun Yaklaştıkça büyüyen Ayrıntıları setleri bahçeleri Yumuşak çizgileriyle ortaya çıkan İşte ben o şehri yaşadım yıllarca İstanbul'da parça parça Çeşmelerinde ayı yaşadım Servilerinde ayla birlik bölündüm Ayla birlik yaralandım İstanbul mezarlıklarını aydınlatan ayla Soludum bölük bölük ahiretin Keskin çizgili özgürlüğünü Kanlı canlı özgürlüğünü ay kesmesi İçtim sıcak bir yaz günü içilen buz gibi bir vişne şurubu benzeri Kutsallığın ballı biberli çilekli çile kevserini İstanbul'dur bu otuz yıl kana kana yaşadığım Taşlarına adeta resmim işledi Ben İstanbul'da dağıldım zerre zerre İstanbul damla damla içimde birikti Mermer tozu gelip gelip içimde oluştu bir şehir Bu yeryüzünden ve gökyüzünden ötedeki şehirdir O bir kılıçtır Doğudan Batıya uzanıp Çin ipeğinden örülmüş şeytan kozasını bölen Darbeleriyle Batı çeliğini lime lime eden O Tanrı'nın kılıç halindeki hilali İslam ruhunun kristalleşmiş heykeli İçimin sesi rüyamın öfkesi merhametimin şehri İstanbul'a gel oruç günleri gez gör ve dinle derinden Taştaki oymalarını incele bir er gözüyle Semerkant'tan kalkıp gelmiş erlerin gözüyle gör her yeri Camileri mezarlıkları çeşmeleri ve sebilleri Git Sümbülefendi'ye servilerden sor olan biteni Merkezefendi'de tüket maddeyi yırt maddeciliğin kefenini Bağdat'ta ebedi bağı ruhun ve ilahi hikmetlerin Şam'da son sınırı manevi medeniyetlerin Kozmik bakış metafizik sezgi Bağdat'tan dal, Şam'dan yaprak Diyarbekir'den çizgi Hep İstanbul'da kırık dökük Parçalanmış silinmiş sönmüş Hayaletler gibi kaçmış gizliliklere Loş boşluklara sığınmış kan rengi bir huzur arzusu Sabah Karacaahmet'te öte şafak kırmızısında savaş borusu Sökün eder her sabah ufkun bir ucundan yeniçeriler Su şırıltısından gök gürültüsüne değin Bütün seslere düzen vermiş ebedi mehter Yok olduysa bu şehir ruhu ruhuma sindi Ben yaşadıkça o yaşayacak bende Kimbilir belki o da dirilecek benimle İslam Milletinin dirilişinde O yeniden güneşin güneş ayın ay ve dünyanın dünya İnsanın insan olduğu o günde Ölümün biliyorum ey İstanbul diriliş içindir Öyleyse indir ruhunun teslim bayraklarını indir göm toprağa Doğrul ve kalk ayağa Kemiklerinle etin arasında Sonsuz güç topla korku ve muştuyla Mucize muştusuyla Yüreğim yırtılıyor çınlıyor ağlıyor yüreğim Fırtına yaprak yaprak dökülüyor Gecenin tüyleri savruluyor havaya Ölümümü kutlayan Arz oğullarıyla Mübarek toprağın anlamından bile yoksun Taşın demirin mermerin ve tozun metafizik kadrine bile düşman Kabus ruhumu çalmak isteyen hırsız Madde dönüşür binbir şeye ama ruh kaybolmaz Altın madeni gibi pırıl pırıl kalır ve solmaz Ve ben kardan geldim ama denizi üstlendim Denizi yüklendim adeta denizle evlendim Denizle yaşadım denizle öldüm Öldükten sonra denizin gözlerini gördüm Denizden denize yükseldim Birliğin şarkısını işittim dinledim derinliklerinde Sedeflerinden yapılmış İstanbul camilerinin taşları Beyaz güvercin kanadı köpüklerinde kubbelerini gördüm camilerin -Ama gizleyerek saklayarak itiraf etmeyerek- Bursa'dan gelen yeşil bu denizi boyadı gökten sonra Ve trenler şifreli düdükleriyle trajedileri perdelerken Dönüp bir köşeden ötede kaybolurken Ben kayalarını denizin ahenkleştirdiği kıyılarda Gerçeği koğaladım hayal meyal görünen kelimeler arkasında Ve derken birden karaya sıçradım Ayasofya Padişah türbeleriyle örtülmüş maskelenmiş şehzade mezarlarıyla Kayboldu o deniz o kentle birlikte Rabbim bildir bana olup biteni O yeşil ötesi ışığı o güneşi tahlil eden su çizgisini Ve sen ey Avrupa yerin dibine batacaksın bitmez tükenmez suçlarına karşılık Ve derken Ayasofya yüzüme çarpan karanlık Serin ve kilim nakışlı kızıl gözlü dev bir cam gibi Ve kılıcımın ucunda Ayasofya küçük bir bilya gibi Uçuyorum göklerin kubbesine bir ikram gibi Gök sofrasında bir çeşni bir garnitür gibi Kalk ve kavra ruhum bir kadavra gibi solan bu göksel yapıyı Bir kartal taşırken yere düşmüş Ve kalakalmış kaldığı yerde Sonra karanlıklardan çıkan kartallar tünemiş üstüne Yemişler ötesini berisini Ey kozmiğin kemirdiği bir kent gibi yükselen yapı Ey Allah'a açılan ve kapanan ulu kapı Bir at gibi soluyorsun kulelerinle Deniz öfkenin köpükleriyle benekli Gel barışın köprüsü ol içimizde dışımızda Yeniden sularından içelim kana kana Savaşabilirim bugün bütün dünyayla Gerekirse Ruhumuzun susadığı hakikat olan Evrensel İslam Barışının zaferi için Aşk için Tanrı hakikati aşkı için Göğe çıkan İsa yere insin diye -Fazla çıkardılar göğe- Gel ey Muhammed ve İsa hakikati Burada sizi bekleyen bütün bir insanlık var Bulutlar yaralı insanlar zehir saçan fırtınalar Kara-düşünce fırtınalarıyla yüklü kurşun levha havaları Savaşırım doğudan daha doğu Doğrudan daha doğru olanı bulmak için Zulme karşı savaşabilirim İnsan başı yalnız Tanrı önünde eğilecektir Ebedi hakikat budur Bunun için savaşırım ben Bunun için kanım helal olsun Şehrimin altına özgür Tanrı aşkını yazmak İstanbul'u yeniden Tanrı şehri yapmak Bunun için savaşırım ben Servi için savaşırım çınar için savaşırım Tozlanmamış gün doğuşu için Yıldızlar geceleri yeniden görünsün diye Tuz deniz damlasında gülsün Çam denizle gülüşsün Su tenimizle barışsın Ruhumuzla ışısın diye Savaşçıyım ben atalarım gibi İstanbul için savaşırım Bağdat'ın dervişlik ortağı Şam'ın kılıç kardeşi Olan İstanbul için Benim güneşimden öteye kimse gidemez Benim güneşimin üstüne doğmadığı hayat hayat değil "Benim duvarımdan yüksek duvar haraptır" Gerçek özgürlüktür kölelik değil Tanrı'ya kulluk İstanbul olacak yine gerçek özgürlüğün türküsü Kıyamete kadar söylenecek türkü Sezai Karakoç



56
defa okundu
2
defa tavsiye edildi
0
defa yorumlandı
8
üye antolojisine eklendi
arkadaşına GÖNDER
e-kart YAP
antolojine EKLE
yazıcından BASTIR
eleştiri, yorum YAP
Görüş, bilgi vb. EKLE
varsa, hataları BİLDİR

şairi için yapılmış bir web sitesinin linkini EKLE şairin biyografisini EKLE
şairini internette heryerde ARA hatıra, anekdot, bilgi vb. EKLE
bu şiirin şiir.net'ten silinmesini ÖNER bu şiirin konusunu EKLE
 Bu listeyi kapatıp bir sonraki şiirde görmemek için tıkla

Doyamadım Murat Dağına Bayram Tunca
19.5.2024 - 03:31

Ölüm Cemal Süreya
19.5.2024 - 03:31

Kırışıklıklar Hakan Altınçekiç
19.5.2024 - 03:31

Şahaneleb Başar Çelebi
19.5.2024 - 03:31

Gidersen Yıkılır Bu Kent Ahmet Telli
19.5.2024 - 03:31

Murabba Fûzûlî
19.5.2024 - 03:31

Olmayan Benle Olan Hayalin Zeynel Abidin Toprak
19.5.2024 - 03:31

Köye Mektuplar - 1 Sabit İnce
19.5.2024 - 03:31

Bursa'da Zaman Ahmet Hamdi Tanpınar
19.5.2024 - 03:31

Anlaşılmaz Aşk Murat Alp
19.5.2024 - 03:31
Bu şiiri antolojinize ekleyin. Bu şiiri bir cep telefonuna gönderin. Bu şiiri e-kart yaparak arkadaşınıza gönderin. Bu şiiri yazıcınızdan bastırın. Bu şiiri bir arkadaşınızın e-mail adresine gönderin.